Günlerden Pazartesi, arkadaşlarımla vakit geçirmek için Karaköy'de gittiğim mekandan çıkmak üzereyken mekanın çıkış merdivenlerinde ağlayan altı yedi yaşlarında bir erkek çocuğu gördüm.Yanından hızla gelip geçmeye devam ediyordu herkes.Sanki hiç yokmuş, orada değilmiş kadar normaldi her şey.Elinde ki mendillerini fark edince eğilip neden ağladığını sordum bu tatlı erkek çocuğuna."Satamıyorum, kimse almadı" derken gözyaşları damlamaya devam ediyordu. Nerede oturduğunu sordum.Anne babasının nerede olduğunu , saatin onun yaşındaki bir çocuk için hayli geç bir vakit olduğunu...
Ağlamaya devam ediyordu.Hıçkıra hıçkıra,yanında benim olmamı umursamadan.Bana mendilleri satmaya çalışmadan.Sadece ağlıyordu.O mekanda çalışan bir kaç kişi beni onunla konuşurken görünce.Hep buralarda satıyor, boşverin mendil falan almayın.Numara yapıyordur belki dediler.
İsmini dahi bilmediğim ve öyle bir yer olmadığına eminim olduğum bir semt ismi söyledi. Çevredekiler ben ilgilenmeye devam edince Suriyeli olabilir diye seslendiler.Benim orada yapabileceğim en fazlası bir mendil almaktı.En kötüsü de bu...Aldım, göz yaşlarını sildim ve devam ettim...
Gelelim asıl meseleye, aranızda numaradır tabi, bunların hepsi aynı işte diyenler olacaktır.Peki hiç düşündünüz mü? Bu çocuklar daha altı yaşında mendil satamayıp para kazanamazsa,insanlar ondan mendil alsın diye yalandan ağlamayı öğrenecek neler yaşadı?Hangi psikolojiye getirildi de bu konuma geldi.Altı yaşındaki bir çocuğun derdi ne ara para kazanmak oldu?
Ortada mendil satamadığı için ağlayan bir çocuk var.Annesine mi babasına mı götüremezse neler olacak.Dayak mı yiyecek, azar mı işitecek.
Hani soğuktan eldivenlerimizi giyiyor içimize kazık kadar olsakta annelerimiz yünlü kazaklar giydiriyorlar ya hani 25 yaşına geliyoruz çalışmayı bırak öğlen on ikiden önce yataktan çıkamıyoruz.Anne babalarımız akşam sekizden sonra aramadan duramıyorlar bizi.Yok neredesin?Nerede kaldın?
Şanslı olduğum için sevinemiyorum bugün.Çünkü biliyorum ki bu ne ilk çocuk ne de son.
Hangi ideoloji hangi kavga destekliyorsa bu olanları karşısındayım.Hangi görüş hangi taraf yapıyorsa bu zulmü karşısındayım.Hangi din izin veriyorsa bu olanlara karşısındayım.Hangi fanatiklik hangi ırk hangi hukuk dur demiyorsa karşısındayım.
Tarafınız neresi olursa olsun rotanız her zaman sevgi olsun
Çocukların ölmediği,yalnızca oyuncakları için ağladığı yeni yılların ümidiyle..
Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim.
Olmalı zaten.
Olmazsa insan olmaz yüreğim.
Ahmed Arif
27 Aralık 2016 Salı
3 Aralık 2016 Cumartesi
SORULAR SORDULAR CEVAPLARINI MERAK ETMEDİLER
"Nasıl anlatsam nereden başlasam mmm... Bir MFÖ şarkısı gibiyim bugün.Biraz puslu biraz bulanık ama naif ve huzurlu..
Her şeyin üzerinize geldiği zamanlarınız olmuştur.Hani burama kadar geldi dediğiniz..Çaresiz hissettiğiniz. Kimsenizin olmadığı anlar da..Kalabalıklar içindeki yalnızlıklar..Sabah kalkıp çok çirkinim de demişsinizdir.İçinizi huzursuzluk kaplayan sabahlara da uyanmışsınızdır belki kim bilir?Mutsuz anlarınız cabası..Kimsenin göremediği gözyaşlarına ne demeli..
Hangimiz diğerimizin gerçekten iyi olup olmadığıyla ilgileniyor ki zaten dediğinizi duyar gibiyim.Hep sorular sordular cevaplarını merak etmediler...
Eee..Hadi ama.Önce biz başlayalım bir kerede.Kapanmayalım kapalı kapılar ardına.Başkalarından beklemeden biz atalım ilk adımları.Her köşe başında bulunmuyor bizi anlayan insanlar.Anlayana anlatmak,anlatanı anlayabilmekte maheret.
En güzelide ne biliyor musunuz?Kışın güneşi görebilmekte...
Kendi kışınızın güneşi olabilmeniz dileğiyle...
Hangimiz diğerimizin gerçekten iyi olup olmadığıyla ilgileniyor ki zaten dediğinizi duyar gibiyim.Hep sorular sordular cevaplarını merak etmediler...
Eee..Hadi ama.Önce biz başlayalım bir kerede.Kapanmayalım kapalı kapılar ardına.Başkalarından beklemeden biz atalım ilk adımları.Her köşe başında bulunmuyor bizi anlayan insanlar.Anlayana anlatmak,anlatanı anlayabilmekte maheret.
En güzelide ne biliyor musunuz?Kışın güneşi görebilmekte...
Kendi kışınızın güneşi olabilmeniz dileğiyle...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)