25 Kasım 2014 Salı

VİCDANLIYDIK BİR ZAMANLAR

Hani insan bir şeye üzülür, bir şeye canı sıkılır da ondan tamamen uzak bir başka şeyden çıkarır ya acısını , bende öyle yapıyorum.Bugün bambaşka bir konuya değiniyorum.Sokaklara çeviriyorum kalemimi.

Hepimizin görmezden geldiği , yokmuş gibi devam ettiği söz gelimi acısa da öldürmez diyip  yolumuza devam ettiğimiz sokaklar.Sahi hepimiz duygusal çocuklardık, öyle değil mi?

Vicdanlıydık..Bir zamanlar..

Ne zaman kaybettik insanlığımızı?Hangi ara bu kadar uzaklaştık birbirimizden bilmiyorum.Tek yaşamıyor ki insan bu hayatta.Çevremizdekileri ne kadar görmezden gelebiliriz?Nasıl kayıtsız kalabiliriz olanlara.

Vicdanlıydık aslında..Bir zamanlar..

Yanlış anlamayın kimseye kızmıyorum kimseye sitem etmiyorum kendimi kayırmıyorum sizden hatta kendimi de katıyorum bu vicdansızlığa.

Buz gibi soğukta yerde ayakları çıplak dilenen çocuğa bakıp halimize şükretmek değildi insanlık.Tutup elinden kaldırmak, onlar için bir şeyler yapmak.Bir lira verince rahatlayan vicdanlardan olmamaktı insanlık..

Sahi en son ne diyorduk, Vicdanlıydık..Bir zamanlar..

Ne ara bukadar duymadık görmedik bilmedik birbirimizi onuda bilmiyorum..Ama değişmeli bu düzen, değişmeli..Sokaklar kadar soğuk o yattıkları betonlar kadar sert olmamalı kalpler. 

Öyle atıp ta tutmuyorum gördüğümü yaşadığımı kendi yaptığımı da söylüyorum.Ne tuhaf bir vapur iskelesi bir çocuk ama küçük bir çocuk yalın ayak o taş betonda bu soğukta ve bizler yanından geçiyoruz öylece yürüyüp gidiyoruz.Herbirimiz koşuşturuyoruz kendi hayatlarımıza acelemiz var çünkü hepimizin her adımda isteklerimize kavuşmak ya hani.Yavaş yavaş yaklaşırken isteklerimize , unutuyoruz...Unutuyoruz vicdanımızdan uzaklaştığımızı insanlığı geride bıraktığımızı.O an, belki beş en fazla on saniye üzülüyoruz.Aman ne vicdanlıyız öyle.Şaşırmayın bize çok bile..

Müebbet yemiş mahkum misali yürekler, ne diyelim Allah kurtarsın...


20 Kasım 2014 Perşembe

HAYALLERDE GERÇEKLERDE "O" FİLMDE

Çok şey biriktirdim size, yazılmamış, duyulmamış, söylenmemiş ne çok duygu var içimde.Fırsat mı olmadı yoksa ben mi o fırsatı yaratmak istemedim bilemiyorum.Belki de bugünü bekledim.Gün geldi çattı.Kalemim elimde yüreğim kalemimde.

Bir film beni yazmaya sürükleyen, duygularımı ateşleyen, içime kurt düşüren, zihnimde canlandıran o hikayeleri.Yalnızca bir film..

Hangi film olduğundan bahsetmeyeceğim. Bi ön yargınız olsun istemiyorum.Zaten mühim olan ismi yada cismi değil.

Hayaller, hayallerimiz..İnsanın şu hayatta hayallerinden daha mahrem bir şeyi var mıdır diye düşünürüm hep.Yokmuş onu anladım.Herkesten sır gibi sakladığımız , koruduğumuz,bize dair en özel şeyler en güzel şeyler hep hayallerimizde değil midir zaten?

Hep tek başına, hep ıssız hep yalnız kurar insan hayallerini.Adı üstünde hayal..Gerçekten uzak , biraz zor, biraz yalan.Mutlu hissediyor insan kendini orda huzurlu.Yani ben öyle zannderdim

Fakat şimdi anlıyorum öyle değilmiş.Asıl şansın insanın hayallerini paylaşabildiği birine sahip olmasıymış şimdi anlıyorum.Eğer biriyle hayallerini paylaşırsan hayatını da paylaşabilirsin.Bir süre sonra hayallerinin gerçekleşmesinden çok o kişinin yanında olması daha çok huzur veriyor insana.Sonuçta hayal bu..Bugün başka yarın bambaşka.Ama paylaştığın kişi o hayaller olsa da olmasa da herzaman yanında.Tıpkı filmde ki gibi..

Durun..

Film daha bitmedi..

Şu kısacık ömrü hayatımızda unutmamamız gereken bir şey daha var.Hayaller kadar toz pembe olmayan gerçekler.Sıra gerçeklerde..Zamanı değerlendirmeli insan ve kiminle değerlendirdiğine de dikkat etmeli.Çok sormayın neden diye.Ne biliyim kırmamalı incitmemelı sahip çıkmalı sevdiği değer verdiği herşeye herkese.Bir var bir yok insan.Gözlerinin içine dolu dolu bakmalı , ağzından güzel sözler çıkarken değil kırarken kızarken bir kez daha düşünmeli insan.Geri dönüşü yok bazı şeylerin.Sen gibi , ben gibi biraz da hayat gibi...

Sonrası kocaman bir güç savaşı insanın kendisiyle.Yorgunluk..Yaşlanmışlık..Tıpkı "o" filmdeki gibi.

İnsan hayatının sonlarına güzel anılar güzel insanlar bırakmalı en baştada kocaman bir yürek bırakmalı kendine iyi bakmalı..


HERKES ÖLÜR AMA HERKES GERÇEKTEN YAŞAMAZ
                                                                           
                                                                                          Victor Hugo

Umarım hepiniz sevdiklerinizin kıymetini onlar hayatınızdayken ve onları kaybetmeden anlarsınız.Hem ne demişler; Bir varız, bir yokuz...


Ve yazımın sonuna eklemeden geçemeyeceğim.İnsanın sevdikleriyle zaman çabuk geçer derlerdi , inanmazdım.Birde baktım bugün 20 Kasım.Tarihlere takılmam hatta sayılarlada aram hiç iyi değildir.Ama bana iki ayı iki saat tadında yaşatan ve hissettiren zatişahaneyede teşekkürlerimi iletmeden geçemeyeceğim.Yazımın başından beri de dediğim gibi hayallerden çok o hayalleri kiminle paylaştığın önemli ve sahip olduğun gerçeklerinde değerini bilmeli.Sizi bilmem ama benim hayalimde gerçeğimde tek bir kişi.Tıpkı "o" filmedeki gibi...



15 Eylül 2014 Pazartesi

YA SİYAHSIN YA BEYAZ YA HEP YA HİÇ ,ÖYLE YOK BİRAZ

Ne tuhaf söyleyecek çok şeyin varken susmak , dilinin ucuna biriken tüm cümleleri yutmak.Kafanı kurcalayan milyonlarca şeyi göz ardı etmek.Sorularla hep tek başına kalmak.Hiçkimsenin beni anlayamadığını düşünmek.Fakat şimdi anlıyorum öyle değilmiş.Benmişim meğer anlaşılmak istenmeyen.Hep tamamlanmaya çalışırken eksik kalmayı tercih eden benmişim.Buyüzden kızmıyorum kimseye kırgınlığım hep kendime.

Hayat mı zor?Yoksa biz insanlarmıyız zorlaştıran bu hayatı?Kocaman bi muamma.Çok çabalıyorum çok uğraşıyorum yada böyle yaptığımı mı zannediyorum bilmiyorum.Ben söylemeden de beni anlasınlar istiyorum.Ne istediğimi farketsinler istiyorum.Hislerime tercüman başkaları olsun istiyorum.Çok mu şey istiyorum?Onuda bilmiyorum.Kim bilir belkide.

Biz insanlar yakıp yıkmaya herzaman daha yakınız.Ne yazık...Hiçbir şey imkansız değil halbuki , kendimizi kısıtlayan yine biziz, bir başkası değil.

Önemli olan yaşadığının doğru yada yanlış olması değil.Yaşadığının yaşadığına değmesi.Ben hep değerli olmak değer katmak istiyorum.Hayatın bize verdiği en güzel umut "Yarındır."Ben geçmişi dünde bırakıp yarınları istiyorum.Bugün olmadı mı yarın yeniden denemek istiyorum.Bazen düşüyorum, sonra tekrar düşüyorum ama insan kalkıyor bir şekilde vazgeçmiyorum.Mühim olan tek başına kalkmak değil yada elinden birinin tutması da değil.Sadece kalkmak sanırım bunu da büyüdükçe anlıyorum.Herşey gelip geçiyor.Ben istemesemde ya eskiyor ya da değerini kaybediyor herşey alışkanlıklardan ibaret kalıyor.Kalmasın istiyorum.


Ya endişeler ya korkular ya da şüpheler peşimizi bırakmıyor.Bıraksın istiyorum.Tüm kaygıları bi kenara koyup sadece yaşamak.Nefes almak ama gerçekten nefes almak.Özgürlüğü iliklerine kadar hissetmek.Biz bunu karıştırıyoruz işte,hep kısıtlıyoruz kendimizi karşımızdakini onu bunu şunu özgür bırakmayı bilmiyoruz.Sonunda ya kaybediyoruz ya vazgeçiyoruz

Yanımda olan gerçekten yanımda olsun istiyorum,içtenlikle tüm samimiyetiyle.Senden çok var benden de ondan da bundanda hepimizden..Ama eğer biz yanyanaysak biz birbirimizin hayatındaysak bunu bi anlamı olsun olmayacaksa da olmasın.

Bir Sezen Aksu şarkısında da dediği gibi "Ya siyahsın ya beyaz ya hep ya hiç öyle yok biraz."



19 Temmuz 2014 Cumartesi

BEDELİ ÖDENMEMİŞ HİÇBİR ŞEY SENİN DEĞİLDİR

Babam küçüklüğümden beri  herzaman " Bedeli ödenmemiş hiçbir şey senin değildir , bunu sakın unutma" derdi.Uzun yıllar bahsettiği bedelin paradan ibaret olduğunu düşünüp durmuştum.Çocuk aklı ya benimki işte,  kendi kendime demekki istediklerime sahip olabilmem için çok paraya ihtiyacım var derdim.Yıllar geçti , yıllarla birlikte zaman ve zamanın içinde bende.Ve hayat bana gösterdi ki babamın bahsettiği bedeller paradan çok daha fazlasıydı.Yanlış anlamayın daha çok para değildi, daha çok mücadele daha çok emek,daha çok fedakarlıktı.Yani hayat benden hep daha fazlasını bekledi sahip olmak istediklerim için , hepimizden daha fazlasını...


Ve şimdi büyüdüm , SAHİP OLMAKtan daha değerli şeyler olduğunu anladım, AİT OLMAK gibi.Her zaman daha fazlasını istiyorum, istiyoruz.Onu da bunu da şunu da hatta diğerini de.Hep fazlasını ama daha fazlasını.Peki ya neden hiç durup düşünmüyoruz?Neden , neden?Onu tüket bunu tüket en son sıra birbirimizi tüketmeye geliyor, geri kalırmıyız tabiki birbirimizide tüketiyoruz, birbirimizi de bitiriyoruz dibine kadar hemde sonuna kadar en ucu görene kadar.Olmuyor işte istediğimiz gibi herşey, yürümüyor o işler bizim öyle istediğimiz gibi.O çok istediğin çift kameralı telofana kredi kartına 6 taksitle olduğu kadar kolay sahip olunmuyor mutluluklara, saygıya, sevinçlere, aşklara, insanlara,huzura güzel okuyucum.Mücadele lazım , emek vermek , fedakarlık göstermek.Hayata diş geçirmek lazım.Denemek lazım, denemeden olmuyor bu işler.Kaçmak en kolayı, kaç ,benden kaç ondan kaç bundan kaç sorunlardan kaç hatta istersen dünyanın öbür ucuna kaç..Kendin?Kendinden kaçabilir mi insan?Kafasının içindekilerden?Yüreğindekilerden?Deneyipte başarılı olan varsa söylesin bizde bilelim allah aşkına.


Tam buraya kadar herşey yolunda gidiyor derken büyük ihtimalle sizinde olduğu gibi bende babamın birşeyi unuttuğunu farkettim.Oh dedim kendi kendime babam haksız çıktı , demekki o dedikleri öyle onun dediği gibi olmuyomuş. Çok mücadele ettim, çok emek verdim, çok fedakarlıkta bulunduğum halde sahip olamadıklarım vardı.Sahip olamadığım mutluluklar,sevinçler, huzurlar,aşklar,insanlar...Bir yerde bir yanlışlık olmalıydı.Elimden geleni yaptığım halde ters giden birşeyler vardı.Babamın dediklerinde bir terslik.Bunun cevabını mutlaka almalıydım ondan.

Babamla oturduğumuz başka bir akşam sormaktan çekinmedim.Hani bedeli ödenmemiş hiçbir şey benim değildi?Hani ödemem gereken bedeller vardı?Tamam , Peki ya ben o bedellerin hepsini ödediysem.Ya ben mücadelemi edip fedakarlığımı gösterip sonuna kadar emeğimi ortaya koyduysam?Durdu , sözümü böldü ve gülümsedi babam, ee sonra dedi?Ben dururmuyum konuşmaya devam ettim. Sonrası kocaman bi hiç..Kocaman bi "sahip olamadıklarım"hali.Sahip olmak istediklerim neden hala benim değiller?Mutluluklar,sevinçler,aşklar,insanlar neden benim değiller?Çok öfkeliydim,herkese herşeye , benim olmayan, olmasını isteyipte olmayan herşeye..Sustum, busefer babam başladı.TECRÜBE dedi.DENEYİM dedi.Sahip olamadıkların senin bu hayattaki zorlu sınavların dedi.Bedelini ödediysen mutlaka sahip olduğun birşeyler vardır dedi.Hüzün gibi ,sükunet gibi,kanaatkarlik gibi,tevekkül gibi,dik durmak herşeye rağmen sağlam kalmayı bilmek gibi.Belki bunlar şuan sahip olmak istediklerin değildi ama emin ol seni sahip olmak istediklerine götürecek en anlamlı şeyler.Bunlar işte senin o kocaman bi"sahip olamadıklarım" halinin aslında en güzel tecrübe ve deneyimleriydi dedi.Busefer gülümseme sırası bendeydı sanırım..

Ve son kez ekledi; Hayıflanması gereken sen değilsin, bırak istedikleri için kılını kıpırdatmayan, mücadele etmeyen emek harcamayan tüm fedakarlığını ortaya koymayanlar hayıflansın.Onlar hep olasılıklarla kaderle kısmetle yaşasın.Sen hep yeniden başla.Olsun yada olmasın sen elinden geleni yap gerisini Allah'a bırak.Belki olur , belki olmaz ama sen yine üzülme çünkü daha iyisi olacaktır...


Yani benim baldan tatlı okuyucularım demek istediğim şudur ki hayat tahmin ettiğimizden daha kısa , herkese ve herşeye rağmen devam ediyor.Hayallerinizden,sevdiklerinizden , ümitlerinizden ve en başta mücadelenizden asla vazgeçmeyin.Hayatta en değerli olan zamandır.Kimlere hediye ettiğinize dikkat edin...

Yazması benden okuması sizden, okuyan gözlerinizde yüreklerinizde dert görmesin canlarım hepinizi yekten öptüm...






14 Mayıs 2014 Çarşamba

YANAN BİZDİK SİZ KÖMÜR SANDINIZ

Bir ana düşünün , bir baba,  bir eş düşünün ve bir evlat.Her gün o kapıdan uğurladığınız evladınız,eşiniz kim bilir belkide babanız.Geçinmek zor tabi bu ülkede, hatta yaşamak için ölmek şart bazen...Her sabah , ya akşama gelemezse diye sarıldınız mı hiç? Yada emeğinin karşılığını alamadığı bir paraya canı pahasına göndermek yerin dibine?Allah'a emanet ol demekten başka çarenizin kalmadığı oldu mu sahi?Hiç tattınız mı o duyguyu?Ekmek parasını kefen parası yapmak zorunda kaldınız mı?

Ve o gün , içten içe beklediğiniz ama gelmemesi için dua ettiğiniz tüm korkularınızın başınıza geldiği o acı gün bir de olanların üzerine memleketinizin Başbakanı çıkıp "KADERMİŞ" dedi mi?

Onların ki dedi...

Dün Manisa'nın Soma ilçesindeki maden ocağında 787 işçi çalışırken trafonun patlaması sonucunda işçiler yerin 200 metre altında mahsur kaldı.Şu an ise Enerji Bakanı Taner Yıldız vefat eden madenci sayısının en az 205 olduğunu açıkladı.Kaza olmaktan çıkan ve bir katliama dönüşen olayda bu ülkenin başbakanı "bu mesleğin kaderinde bu var"anlayışını hiç bozmadı.Bilimi ,mühendisliği,tedbirleri,sendikaları,daha önceki tüm kazaları görmezden gelerek "Kader"dedi.

Kusura bakmayın ama gelişmiş ülkelerde kader olmayan şeyi ülkesine normal bir şeymiş gibi yutturmaya çalışan din taciri ve laf cambazı bir politikacı söylemidir, o hiç hata yapmaz, herşey Allah'tan.

"Maden Mühendisleri Odası'ysa açıklamasında "Başbakanın 'mesleğin kaderinde bu var' anlayışı, bilim ve teknolojiyi dışlayan mantığın açık bir yansımasıdır. Bilimsel veriler iş kazalarının yüzde 98'inin önlenebilir kazalar olduğunu göstermektedir Kazaların kader olmadığı, mühendislik bilim ve teknolojisinin uygulanmasıyla engellenebileceği bilinen bir gerçektir" diyor."

Yani işin özeti şudur ki;
Türkiye'de grizu patlaması ilk defa olmuyor olmasına da,ilk defa bir başbakan çıkıp bunu, kaderdir, elden ne gelir diye yorumluyor.Yazımın en başında da demek istediğim gibi ailemde madenci yok,o anaların babaların eşlerin evlatların yaşadığını yaşamadım.Ama onların bu insanların aynı vatanın aynı milletin insanını anlamam için içimin sızlaması için destek olmam için aynı ateşin benide yakmasına gerek yok, insan olmak yeterli.Aynı vatanın evlatları aynı toprağın kardeşleriyiz.

O ATEŞ BUSEFER DÜŞTÜĞÜ YERİ DEĞİL, HEPİMİZİ YAKTI...


Hayat ne garip Sahiden de
Bir yanda onurunu şerefini bir torba kömüre satanlar
Diğer yanda şerefiyle yaşamak için kömür çıkaranlar..