19 Ağustos 2013 Pazartesi

FİLM TADINDA BİR HAYATLA TANIŞTIM VE O KADIN DENİZ HANIM

Yine Kadıköy'den Karaköy'e vapurla geçtğim günlerden birtanesiydi.Herzamanki gibi gitmem gereken yere geç kalmama rağmen sallana sallana gemime bindim.Denize sevdalı biri olarak yolculuğunuda haliyle çok severim benim için melankolik bir havası vardır hele bir de püfür püfür dışarda oturdum mu?Değmeyin keyfime.

Velhasıl ogün hava kapalı haliyle bende saçlarım bozulmasın edasıyla içerlerde bir yerlerde insanların azınlık olduğu serin bir yer ararken koskaca geminin sol tarafındaki oturma yerlerinde gemiye binen okadar insandan geriye sadece bir kadının oturduğunu gördüm.Durun durun burayı dikkatli okuyun çünkü maceram şimdi başlıyor...

Başında fransız şapkası çok hoş giyimli yaşının 55 65 arası olduğunu tahmin ettiğim tam bir İstanbul hanımefendisi.Yalnızca o vardı okadar büyük oturma bölümlerinde girer girmez göz göze geldik zaten .Ve gülümsedim ona oda buna okadar sıcak cevap verdiki. Dersenizki neden gülümsedin?Vallahi bilmiyorum içimden geldi.Bölmeyin devam ediyorum...Sonra bana dönüp "hayret burayı kimse bilmez herkes diğer tarafa oturur halbuki en serin ve sakin yer burasıdır sana bravo genç kız çözmüşsün " dedi ve sohbetimiz başladı.

İlkönce şapkasından girdi konuya korkmayın diye takıyorum kemoterapi gördüğüm için saçlarım döküldü kel kaldım dedi.Devamında saçlarıma iltifat etti ama bunu öyle muazzam bir özgüvenle söylediki inanın o an saçlarımdan utandım ne yalan söyliyim.Tanrı bana bolluk ve bereklete verdiği hoyratça kullanıp sürekli hayıflandığım saç tellerinden bu kadına bir tane bile bırakmamıştı tuhaflaştım.Nefesinin darlandığını zar zor yürüdüğünü hastalığındna önce çok gezginci hareketli olduğundan bahsetti.Ama hastalıktı bu işte izin alıp girmiyor ki vücuda hayır diyip kovalım.geriyede kalıp mücadele etmek kalıyor.Oda bunu en güzel şekilde yapıyor zaten.

Yaşımı sordu ve 17-18lik olduğumu duyunca çok hoşuna gitti üstümdeki yırtık kotuma diğerleri gibi "aa köpek parçalamış, çok açık yada bu ne böyle be" gibi tek düze inmiş görüşlerden daha fazlasını söyledi ve bombayı patlattı."Bayılıyorum üstüdekine sakın çıkarma başka modellerinide al bi kaç sene önce olsa bende giyerdim e ama şimdi olmaz tabi yaşıma uymaz" dedi 54 yaşında olduğunu öğrendiğim bu muhteşem kadın.

Şimdi canını sıkıcam herkes sordu bende soruyım ozaman hangi meslek? dedi bende gülerek cevap verdim Gazetecilik, yazıyorum yazmayı seviyorum ama bilmiyorum kararsızım dedim.Yüzünde munzur bi gülümseme oluştu ve zor dedi.Neden mi zor?Çünkü bende gazeteciyim demesiyle karşımda kendimi gördüm bu bendim sanki Tanrı bana benim 50 yıl sonraki halimi göndermiş gibi bu delilik canlılık ve onların altındaki güçlü ve hüzünlü kadın o an bunu hissettim, tuhaftı.Cumhuriyet Gazetesinde uzun yıllar çalışmış Milliyet'te de görev almış hem çekmiş hem muhabirlik yapmış hem yazmış mesleğinide bir okadar sevmiş.Bana verdiği tavsiye ise isteklerinin heveslerinin arzularının peşindne git ilk önce sev sonra karşılığını aldığını görüceksin dedi.

Çevrede bukadar at gözlüğü takmış cahil bağnaz katı fikirli çoluk çocuk genç yetişkin yaşlı varken bu kadın beni büyülemişti.Bana verdiği en efsane tavsiye ise sana ne derlerse bi kulağından girsin diğerinden çıksın insanlar dedikoduyu sever konuşur konuşturur sen dik dur ve gülümse ne istiyosun kiminle istiyosun ve ne yapmak istiyosan yap tabiki sınırlarını bil aklını kullan ama kulakların hep açık olsun genç kız birinden girdim mi diğerinden çıksın dedi bolca gülüştük

Sohbet koyulaşınca aynı semtte hatta yan yana olan sokaklarda oturduğumuzu öğrendik çok sevindik birlikte başka bir gün karşılaşırsak çay sözüde verdik.Hiç evlenmediğini ve kardeşlerininde olmadığını ailesi ölüncede geriye arkadaşlarının kaldığını öğrenmemle üzüldüm yalan söyleyemem böyle muazzam bir kadın nasıl olurda yalnız olur evlenmez çocuğu olmaz demekten çekinmedim ve sordum.Aldığım cevapsa burkulmama sebep oldu."Beni isteyenlerin hiç birini ben istemedim şu hayatta birini istedim oda beni istemedi aslında söylemedim belkide bilirdi severdi arkadaştık ama hayalimdeki o okadar güzeldiki bozmak istemedim tam yerini yurdunu yıllar sonra öğrendim yanına gidiyim derkende bu hastalık çıktı başıma artık görmesininde bir anlamı kalmadı dedi" SONRA DERİN BİR HAYAT ÇEKTİ İÇİNE.


Verdiği bir diğer öğüt ise "UMARIM KARŞINA HAYATININ ADAMI ÇIKAR VE SİZ BİRBİRİNİZE GEÇ KALMAZSINIZ " dedi İNŞALLAH demekten başka ne söylenebilir ki bende inşallah dedim

 İndikten sonrada birlikte tramvaya bindik bol bol konuştuk sohbet ettik inanın gidiceğim yere gidesim gelmedi ama okadar tatlıydıki sırf yavaş yürüyor ve ben sıkılrım diye hadi hadi git artık diyip gülüşerek ayrıldık "sen çok akıllı bir kızsın yaşına şaşırdım açıkçası bizim eski kafalardansın ama değerini bil kendinin her istediğini yap" son sözleri oldu.Unutmadan ismi Deniz'di.Zaten böyle güzel böyle temiz böyle derin bir kadının ve böyle bir tanışmaya tesadüf gelen gemi yolcuğunun ardından ismi başka ne olabilirdi ki ?

Artık Deniz  Hanım mi desem Deniz anne mi Deniz abla  yada Deniz teyzemi bilemem ama iyiki o gün o gemiye bindim o rüzgar çıktı ve ben senınle aynı bölüme oturdum ve seni tanıdım.Kulağıma küpe olmadı söyledikleri yalnızca.Bana umut bana mutluluk bana heycan bana yaşama sevinci verdi.Yaşadığım hayatın bir kere olduğunu ve istediğim gibi yaşamam gerektiğini hatırlattı.

Ne aşkta ne işte ne bugunde ne yarında umarım hiçbirimizin keşkeleri olmaz ÇÜNKÜ HAYAT KEŞKELER İÇİN ÇOK KISA. Seviyorsan sev gidiyorsan git yapıyorsan yap ağlıyorsan ağla hiçbirşeyini yarım bırakma dün bitti yarın muamma sana bahşedilmiş mucizen ise bugün

Siz benim biricik baldan tatlı okuyucularım umarım bizden öncekiler gibi eşşeklik etmessizsiniz ve hayatınızı dilediğinizce yaşarsınız hepinizi kocaman kocaman öptüm en guzel yerlerınızden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder